Son günlerde uluslararası kamuoyunu sarsan açıklamalar, İsrail'in Filistin topraklarında gerçekleştirdiği askeri operasyonlarda yaşanan savaş suçlarına dair yeni bir ışık tuttu. İngiltere merkezli bir hukuk dergisine konuşan tanık doktor, savaşın dehşetini gözler önüne seren olayları anlattı. "Elleri bağlıydı, savaş suçu işlendi" diyerek yaşananları belgelese de, bu tür suçların uluslararası platformlarda nasıl göz ardı edildiğini sorguladı. Tanık doktorun ifadeleri, savaşın sadece cephede değil, aynı zamanda sağlık alanında da bir trajediye dönüştüğünün altını çizen son derece çarpıcı açıklamalar niteliğinde.
Tanık doktor, savaşın ortasında görev aldığı hastanede yaşananları aktarırken, tıbbi etik kurallarının ihlal edildiğini dile getirdi. "Öncelikle, hastaneye ağır yaralı bir şekilde getirilen bireylerin durumu ciddiydi. Ancak gözlerimin önünde yaşananlar, karşılaştığım en kötü sahnelerdendi" dedi. Hastaneye getirilen yaralılardan birinin, ellerinin bağlı olduğunu ifade eden doktor, "Onun sadece bir yaralı değil, aynı zamanda bir tutuklu olduğunu söyleyebilirim. Zira şiddetli yaralarının yanında gözaltında tutulabileceğini düşündüren izler de vardı" şeklinde tanımını sürdürüyor.
Hastaneye getirilen kişilerin bazılarının, vücutlarındaki yaraların yanı sıra, travmalarının da gözlemlendiğini belirten doktor, "Psikolojik yaralar da en az fiziksel yaralar kadar derindi. Bu insanlar, hem bedenlerinde hem ruhlarında büyük bir yıkım yaşadı. İşte burada bir tıp doktoru olarak, sadece yaralara müdahale etmek yeterli değil. Aynı zamanda bu tür travmaların uzun vadeli etkilerini göz önünde bulundurarak, manevi olarak da destek verilmesi gerekiyor" diye ekledi.
Uluslararası hukuk çerçevesinde, savaş suçları tanımının kapsamı oldukça geniş. Tanık doktor, özellikle sivil halka yönelik saldırıların, işgalci güçler tarafından sistematik bir şekilde gerçekleştirildiğini vurguladı. "Her gün hastanemize tedavi için getirilen çoğu insan, sadece barış içinde yaşamaya çalışan sivillerdi. Ancak onları hedef alarak, bu bir savaş suçu olmaktan başka ne olabilir ki?" diyerek, durumu daha da dramatik hale getirdi. Çeşitli insan hakları kuruluşları da bu tür suçlamaları destekleyen delilleri toplamakta ve bu olayları uluslararası mahkemelere taşımayı amaçlamakta.
Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası hukuk kuruluşları, bu tür alt seviyelerde dahi yaşanan insan hakları ihlalleri için Türkiye gibi ülkelerden büyük destek alıyor. Türkiye, bu durum karşısında uluslararası toplumun daha duyarlı olması gerektiğine dikkat çekerek, İsrail'in gereken cevabı almasını sağlamaya yönelik duruş sergiliyor. Tanık doktorun açıklamaları, savaşın sadece askeri değil, insanlığa yönelik bir suç olduğunu da kanıtlıyor. "Entellektüel duruş sarsılmamalı, savaş suçu işleyenlerin yanına kar kalmamalı" şeklinde sözlerini noktaladı.
Sonuç olarak, tanık doktorun anıları, savaşın acı gerçeklerini ve insanlık dramını gözler önüne serdi. Yalnızca bölgede değil, dünya genelinde bu konunun daha fazla dile getirilmesi ve bu trajik olayların durdurulması adına gerekli adımların atılması artık bir zorunluluk haline gelmektedir. Gerçeklerin peşine düşmek, sadece tarihin değil, insanlığın da ihanetine karşı bir duruş sergilemek anlamına geliyor.